15 Mayıs 2015 Cuma

Splat diş macunları

    Kronik diş çürüme problemiyle yaşayan birisiydim.Ta ki İstanbul'da Beauty Eurasia fuarında splat markalı diş macunlarıyla tanışana kadar.Bir senedir bu markanın ürünleriyle dişlerimi fırçalıyorum,ve bir senelik deneyimimi burada paylaşmaya karar verdim.

    Splat Rus menşeli bir firma ve yalnızca ağız bakım ürünleri üretiyormuş.


   Formülleri bildiğimiz markalara göre bir hayli farklı.Son derece yoğun ve güçlü formülleri var.Örneğin blackwood modelinde diş macununa aktif karbon! ,ardıç özü ve stevyayı(bir tür şeker) eklemişler.Kömürden yapılma bir maddeyle diş macunu yapmak da Rusların farkı olsa gerek :)

 

Blackwood'un ph değeri nötr, çürükleri gidermede çok başarılı buldum...

Ultrakompleks hassasiyet giderici model.Hassasiyeti, yumurta kabuğundan elde edilmiş kalsis maddesiyle ve hidroksiapatitle gideriyor.

Bu da aromaterapi modeli.İçeriğine lavanta,gül ağacı,bergamot,bromelain eklenmiş.

      Şimdilik bu ürünlerini deneyimledim.Fakat katalogları incelemek bir hayli şaşırtıcı ve ilginç.Splat, ısırgan otu,çilek özü,şili biberi,kömür!, arı sütü,elmas(yok artık) ,stevya, deniz minerali, klorofil, sedir yağı, olaflur vs. vs. bir çok maddeyi diş macunu hammaddesi olarak kullanıp bizlere sunmuş.

             İlk bir kaç kullanımda ağızda alışılmadık bir tat oluşturuyor ama zamanla normale dönüyor ve yerini gün boyu ferah bir nefes ve temiz bir ağıza bırakıyor.Macunlar farklı renklerde ama bu renkler içerikten kaynaklı, yani bileşenlerin doğal rengiymiş.Renklendirici ve tatlandırıcı içermiyor.Bazı modelleri virüslere,uçuğa karşı etki gösteriyormuş,en önemlisi de bakteri, iltihap giderici maddeleri tamamen bitkisel kaynaklı.

              Marka alışıldık diş macunu kavramını bambaşka bir noktaya taşımış,diğer ürünleri denemeyi düşünüyorum.Splat'ı tüm eczanelerde ve gratis mağazalarında bulabilirsiniz.

5 Mayıs 2015 Salı

Masal Diyarı Prag

Prag Orta Avrupa'nın tüm diğer şehirleri gibi masalsı ve çok güzel.Şehirleşme olarak dünyada İtalya ve İspanya'nın imajı yüksek olsa da buralar da oralar kadar iyi..


  Tüm yapılar gotik üslupla yapılmış ve neredeyse kusursuz ki şehrin her santimetrekaresi özenle yapılmış gibi.Yani Çekler bu konuya önem veriyorlar olsa gerek.


Fotoğraf çekmeyi seven biriyseniz burada istediğiniz kadar resmini çekeceğiniz yapıları ve sokakları bulabilirsiniz.


Pek çok Avrupa şehri gibi Prag'ında ortasından bir nehir geçiyor.Pragı ikiye bölen nehrin adı: Vltava. Nehrin üzerinde taştan yapılma ihtişamlı bir sürü köprü var ve hepside çok güzeller.

Bu köprüden geçerek otelimize gidiyorduk,merkezden.Otelin olduğu yer bir mahalleydi, merkeze yaklaşık 7-8 kilometre mesafede,orada da prag'ın güzelliği aynen devam ediyordu,masalsı, iki katlı şirin Orta Avrupa evlerinden oluşan bir mahalleydi.

Köprü konusuna özellikle değinmek istiyorum.Burada köprüleri hem yayalar, hem araçlar kullanıyor.Heykellerle süslenmişler,korkulukları demir çubuk değil, kalın kesme taşlardan.Böylelikle ortaya görsel olarak güzel eserler ortaya çıkmış.

Uzun lafın kısası,Prag neredeyse gerçeküstü diyebileceğim,adeta bir masaldan fırlamış gibi hoş,romantik ve biraz da melankolik bir şehir.Keşke biz de şehirlerimizi yaparken böyle özenli davranabilseydik.Buraya gelen pişman olmaz, zaten çok fazla Türk turist burayı ziyaret ediyor,caddelerde gezerken bunu farkediyorsunuz,yanınızdan birileri Türkçe konuşarak geçip gidiyorlar.